21 Haziran 2009 Pazar

Her Maç, İlk Maçtır

Galibiyet serileri her zaman, ilk maçı kazanmakla başlar. Ve her maç, ilk maçtır.

Bill Russell

Kaçmak Çözüm Değildir

Hayatta acı veren ne varsa ondan kaçıyoruz. Onları tedavi etmiyor, sadece ağrılarını dindiriyoruz. Rahatsız eden sesleri durdurmuyor, müziğin sesini yükseltiyoruz. Kaçış olarak herşeyi kullanıyoruz. Sinema, televizyon, spor, seyahat, yemek, içki, seks, uyuşturucular, sakinleştirici ilaçlar…ne bulursak, her şeyi kullanıyoruz.

Aslında, kaçtığımız şeylerin, dışarıdan değil, içimizden kaynaklandığını ve bunlardan kaçamıyacağını biliyor, yine de bunlarla yüzleşmekten çekiniyoruz.

Karşıtların birinden kaçıp, diğerine sığınma düşüncesi beraberinde korkuyu getiriyor. İnsanlar ölüm korkusuyla yaşama, acı korkusuyla eğlenceye, yaşlılık korkusuyla gençliğe, fakirlik korkusuyla mala mülke sarılıyorlar. Ne var ki, karşıtlardan biri olmadan diğerinin olamıyacağı gerçeği, korktukları neyse onu daha da büyüterek karşılarına getiriyor. Kaçtıkca daha çok acı çekiyorlar. Korkularından kurtulmak istedikce, onların kölesi oluyor, korkularının onları yönetmesine izin veriyorlar.

Bu kölelikten kurtulmanın tek yolu onları kabul etmektir. İnsanları ölümle tehdit ederek istediğiniz gibi yönlendire bilirsiniz. Ama, “İster öleyim, ister yaşayayım, ikisini de kabul ediyorum, benim için fark etmez” dedikleri anda, onlar üstündeki gücünüzü kaybedersiniz.

Korkularımıza böyle baktığımız an, şartlar ne olursa olsun mutlu olma yeteneğini elde etmişiz demektir.

Karşıtlar Birbirlerini Bütünler

Ses ve sessizlik bir arada müziği meydana getirir. Hareket ve duraklama dansı meydana getirir. Yaşam ve ölüm hayatın kendisidir. Karşıtlar, birbirlerine karşı değil, birbirlerinin bütünleyicisidirler. Beyaz sayfa üstündeki siyah harfler birbirini görünür hale getirirler. Paranın iki yüzü vardır: Yazı ve tura. Parayı havaya atarız, yere düşer, tura üste gelince, “Tura kazandı” deriz. Gerçekte ise, yazı alta gelerek turayı üste çıkarmıştır.

Karşıtları birbirlerine düşman olarak gördüğünden, insan bir tarafı tutar, diğerini reddeder. Görünmemek için perdeleri kapatır, kendisi ayı ve güneşi göremez. Korunmak için kapıyı pencereyi kapatır, kendisi havasız kalır, rüzgarı hissedemez.

Kendime Notlar-(Çeşitli kaynaklardan alıntılar)

-Gençken yaşlı, yaşlıyken genç olanlar, hiç yaşlanmazlar.

-Her an biryerlerde güneş doğmaktadır. Her an biryerlerde yağmur yağmaktadır. Burada sabah ise bir başka yerde gecedir. Burada çiğ damlaları kururken bir başka yerde yeni çiğ damlaları belirmektedir. Yaratıcının “show”u hiç ara vermeden devam etmektedir.

-Seyahat sanatında usta olanlar, yola çıkarken kendilerini evde bırakırlar.

-Umarım, ölüm sana geldiğinde sen yaşıyor olursun.

-Şimdi değilse ne zaman, burada değilse nerede?

-Hayat bir oyundur. Ama, sadece oynanır, kazananı yoktur.

-Bir sufi, bir lokantaya gitti, garsona: “Bana içinde herşey olan bir şey getir” dedi.

-Gerçek aşk, sevmektir; ayırımsız herşeyi sevmek.

-Yaratıcı, her şeyi her şey için yarattı. Meyveleri insanlar yesin diye; insanları sivrisinekler ve bakteriler yesin diye.

-Dünya, cennet dolu

-Uykudasın, uyan.

-Biz, ruhsal deneyimler yaşayan insanlar değil; insan deneyimi yaşayan ruhsal varlıklarız.

-Eğer gözümüzü açabilsek, her şeyde sınırsız ve zamansız olanı görebilirdik,

-”Bu gün dünyanın sonu mu?” diye endişelenme. Avustralya’da yarın oldu bile.

-”Dünya’nın neye ihtiyacı var?” diye düşünme. Seni ne canlandırır onu ara. Çünkü, dünyanın, senin yaşamana ihtiyacı var.

-Ben, ne bu bedenim, ne bu isimim, ne de yaptığım işim. Ben, hepsinin sahibi olanım.

-Her şeye, dünyaya hayretle bakan bir çocuğun gözüyle bak ve herşeyi ilk defa görür gibi, “Ne harika di mi?” diye sor. Sordukca, gerçekten de harika bir dünyada yaşadığını göreceksin.

-Bir işi yaparken, kendini herşeyinle verirsen; her şey de sana yardım eder.

-Kahramanların kim? Sen o sun.

-Gökkuşağı istiyorsan, yağmura katlanmalısın.

-Karanlığın hızı nedir?

-Eğer herşey yolunda gözüküyorsa, göremediğin şeyler var demektir.

-Eğer her şey sana doğru geliyorsa, sen yanlış yönde gidiyorsun demektir.

-Yaşamak, yaptığımız en riskli seçim. Her an ölüm riski var.

-Amacım, yaşamak. Şu ana kadar, bu işi başarıyla götürdüm.

-Kartallar yüksek uçar, ama yılanlar jet motorunda yanmazlar.

-Rüyalarını gerçekleştirmek için önce uyanmalısın.

-Hayatı nasıl yaşamalı? Bir oyun gibi oynayarak.

-Şimdide eksik olan hiçbir şey yok.

-Hiçbir yere gitmene gerek yok. Hiç bir şey yapmana gerek yok. Otur ve bekle. Evren, sana gelecek, olacaklar sana olacak.

-Hayatta, herşeye sahip olmanın ötesinde başka birşeyler de olmalı.

-Kar taneleri, hepsi kendilerine ait olan yere düşüyor.

-Hiçbir şey göründüğü gibi değil ve herşey göründüğü gibi.

-Nuh Peygamber gemi yaparken herkes gülüyordu.

-Ne yapsak boş. Ama birşeyler de yapmalıyız.

-Söylediğimiz en güzel şarkı, sessiz olunca duyduğumuz şarkıdır.

-Hayata anlam veren, onun bir sonu olduğudur.

-Yokluk, kafamızda yarattığımız bir kavram.

-Soru: Ben kimim? Cevap: Soruyu kim soruyor?

-Ben onun gibi olursam, kim benim gibi olacak?

-Her an iki kişiyi sevmeliyiz. Tanrı’yı ve o an yanımızda olan kişiyi.

-Araştırmalara göre, bir bebek günde 300 defa gülüyor; bir yetişki ise sadece 17 defa.

-Kötü hava yok, kötü seçilmiş giysiler var.

-Hiç bir dua bilmiyorsan, teşekkür et, yeter.

-Hayatta en güzel şeyler, senin güvenlik alanının dışında olan şeylerdir.

-Sevdiğin ve iyi yaptığın ve başkalarına yararlı olacak işi bul, ve onu yap.

-Mutluluğu başka birinde, başka bir yerde arar dururuz, ama öyle biri ve öyle bir yer yoktur.

-Ayakkabıları çıkartmak, bastığın yere değer vermek, bastığın yeri kutsallaştırmaktır.

-En büyük aldanma: Daha zamanının olduğunu düşünmen.

-Bir çocuk gibi olabilmek için, uzun yıllar çalışmak gerekir.

-Eğer sevdiklerinin arasında sen kendin de yoksan, o sevgi eksik sevgidir.

(www.BodyAndSoulMentor.com)

2200 Yıl Önce Demişler ki… (Dhammapada)

Ne düşünürsek, biz oyuz.

Bulunduğumuz her durum, düşüncelerimizden kaynaklanır

Yaşadığımız dünyayı, biz kendi düşüncelerimizle yaratırız.

Sevgi yüklü düşünceler, bize mutluluk getirir. Nefret yüklü düşünceler de içimzi sıkıntı ile doldurur.

Nefret, hiçbir zaman nefretle yok edilemez. Nefreti yalnız sevgi yok eder.

Mutluluğun 9 Sırrı

1) Yeni deneyimlere açık ol. Yaşamak yeni şeyler denemek demek.

2) Kendin ol. Başkalarının istediği kişiyi değil kendi hayatını yaşa. Kendi rüyalarını, kendi aşklarını, kendi senaryolarını yaşa.

3) Geçmişi bırak. Affet, unut, şimdiye gel. Şimdide yaşa

4) Kimseyi incitme. Nazik ve anlayışlı ol.

5) Kendi sorumluluğunu üstlen. Başkalarını suçlamak, kıskanmak, kendine acımak, intikam peşinde koşmak, boş yere enerji harcamaktır. Sen ne isen, sorumlusu sensin.

6)İlişki kur.İnsanlarla, hayvanlarla, doğayla ilişki kur. Sevgi ver, sevgi al.

7) Elinde olanlara şükret. Yaşadığına şükret. Yürüdüğüne, görebildiğine, yiyebildiğine, nefes alabildiğine şükret. Yok olanları değil, var olanları düşün ve şükret.

8)Seni heyecanlandıran işleri yap. Sevdiğin işi yap.

9) Mutluluğunu şartlara bağlama. Mutluluk, iyi günde de, kötü günde de senin içinde bulunacağın bir haldir ve şartlara bağlı değildir. Mutluluk, sadece üzerinde kuğular yüzen sakin bir su değildir. Fırtına çıkınca dalgalar, düşen kayalar onu bozmaz. O, suyun kendisidir.

Mutluluk üzerine notlar

Kısa bir aradan sonra mutluluk üzerine notlar yazmaya devam....
 
Clicky Web Analytics